Asırlık Çınar Olma Yolunda Devlet Tiyatroları
Genç Cumhuriyet’in kültürel hamlelerinin en önemlilerinden biri olan Devlet Tiyatroları 75. yaşını kutluyor. Ben de “Devlet Tiyatroları müdavimi olmak nedir?” sorusundan hareketle görsel hafızamdakileri yazıya dökmek istedim. Daha ziyade Ankara eksenli bir yazı olsa da muhtevada yer alanların pek çoğu tüm kentler için geçerli şeyler.
Devlet Tiyatroları 1 Ekim 1949’da Ulus’taki Küçük Tiyatro ve Büyük Tiyatro binalarındaki oyunlarla açıldı. Bu tarihe atfen her yıl 1 Ekim’de tiyatro sezonu açılır ve yaz dönemine kadar devam eder.
Küçük Tiyatro ve Oda Tiyatrosunu bünyesinde barındıran ve Evkaf Apartmanı olarak da bilinen Ulus’taki bina aynı zamanda Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğüne de ev sahipliği yapmaktadır. Yazar Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, şair Orhan Veli Kanık’ın ve ressam Saip Tuna’nın bu binada ikamet ettikleri bilinmektedir.
Ankara’nın tiyatro izleyicisi oldukça sadıktır. Neredeyse tüm oyunlar kapalı gişe oynanır. Biletler günler öncesinden tükenir. Yani herhangi bir oyuna rastgele bilet bulmak oldukça zordur hatta bazı oyunlar için imkânsızdır. Biletler oyunun temsil tarihinden on üç gün önce gişeden saat 10.00’da, internetten 10.10’da satışa çıkar ve dakikalar içinde biter. Efemera meraklıları internet üzerinden aldıkları biletlere matbu olarak da sahip olmak isterlerse gişe görevlilerinden rica edip bileti yazdırabilirler. Biliyorum bunu yapan sadece ben değilim! Yıllar sonra eski biletlere bakıp “Şu tarihte, şu sahnede, şu oyuna gitmiştim!” diyebilmek tarifsiz bir his.
Fuaye alanında veya gişede bulunan aylık takvimler ve oyun kitapçıkları da Devlet Tiyatrolarının alametifarikalardan biri. Aylık takvim, o ayki oyunların fihristidir. Hangi oyununun hangi sahnede hangi saatlerde oynayacağı, oyunlarda kimlerin görev alacağı vs bilgiler toplu olarak bu takvim kitapçığında yazar. Bu takvimler ücretsizdir. Oyun kitapçığı ise daha spesifiktir. O gün gidilen salonda sahnelenen oyunla alakalıdır. Oyunla ilgili detaylı bilgiler içerir. Oyunun künyesi, yönetmenin oyun hakkındaki görüşleri, yazarın görüşleri, dekor ve kostüm sorumlularının görüşleri, oyunun sahnelenme sürecinden görseller vs bilgiler kitapçıkta yer alır. Oyun kitapçıkları ücretlidir. Eğer bu kitapçığa sahip olmak isterseniz kırmızı ceketli görevlilerden ücreti mukabilinde alabilirsiniz. Ekonomik koşullar dolayısıyla artık pek sık basılmasa da hâlâ bulunabiliyor.
Oyun öncesi fuayede vakit geçirmek de ruha iyi gelen davranışlardan biri... En güzel fuaye alanına sahip bina ise bence Küçük Tiyatro. Etkileyici ambiyansıyla insana dinginlik veren bir yönü var bu salonun.
Dakiklik konusunda ülke olarak pek başarılı sayılmayız. Devlet Tiyatrolarının belki de en sevdiğim yönü dakikliği. Oyunun başlamasına on ve beş dakika kala yapılan anonslar ve oyunun tam saatinde başlaması... Burun kıvıranlar olabilir ama bu durum her şeyden önce seyirciye saygıdır ve elzemdir.
Ankara’daki neredeyse tüm sahneler konumları itibarıyla toplu taşıma ile ulaşıma elverişli. Stüdyo Sahne, İrfan Şahinbaş gibi sahnelere ve Sanat Teknik Müdürlüğüne ev sahipliği yapan Macunköy’deki kampüse ulaşımsa biraz zor. Otobüs durağı oldukça uzak, metro durağı daha da uzak. Ancak Ankara Devlet Opera ve Balesi -diğer adıyla Büyük Tiyatro- otoparkından servis var. Oyundan bir saat önce otoparktan hareket eden servis, oyundan sonra da aynı yere bırakıyor seyircileri ve böylelikle ulaşım handikabını da kapatmış oluyor. Ziraat ve Altındağ Sahneleri bir süredir kullanılmıyor. Umarım bu durum en kısa sürede son bulur.
Bu bir “Devlet Tiyatroları” övme ya da yerme yazısı değildir ancak terazinin övgü kısmında yer aldığımı da belirtmek isterim. Eleştirilecek bir dolu şey olduğunun farkındayım, bunları göz ardı etmiyorum. Toplumsal hafızası oldukça zayıf olan bu milletin bir ferdi olarak sanatsal statükonun devam etmesini istiyorum sadece, hepsi bu... Bir şeyi tamamen yıkmadan koruyabilmenin önemine inanıyorum. Bazı kurumlar birkaç asır sonra da var olmaya devam etsin istiyorum. Övelim veya eleştirelim ama en çok da destek verelim...
Tüm kusurlarına rağmen ben Devlet Tiyatrolarını seviyorum. Daha nice 75 yaşlar görmesini temenni ediyorum. Belki ben de 75 yaşımda (muhtemelen bastonumla) oyunlar izlemeye devam edebilirim. Kim bilir…