DD:S8E3 Sena Göksu Tabakken, Deneyimle Yoğrulan "Toplayıcı Yıllar"
Sena Göksu Tabakken’le 10 yaşından itibaren tiyatroyla kurduğu bağdan ve o günden bugüne hiç azalmayan sahne tutkusundan başlayarak lisans hayatındaki dördüncü durak olan Anadolu Üniversitesi’nde Tiyatro okumaya uzanan yolculuğunu konuştuk; mezuniyet projeleri olan etkileyici Macbeth uyarlamasının arka perdesindeki kolektif emeğe ve fakat beraber üretebileciğin alanı tutmanın zorluklarına değindik; şimdilerde İstanbul’a uzanan ve ‘rağmen’lere rağmen sürdürdüğü tiyatro anlayışına dair çok keyifli bi’ söyleşi gerçekleştirdik.
- Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Anasanat Dalı’ndan yenice mezun olduğunu biliyorum fakat biraz o yıllarının öncesine gitsek ve daha önceki lisans deneyimlerine dair konuşsak ve neden o yol ayrımında tiyatro okumayı seçtiğini sorsam neler anlatırsın o anlara dair? 
- Benim seni sahnede ilk izlediğim oyun mezuniyet projeniz olan o eşsiz Macbeth uyarlamanızdı ve bence hepiniz sahnede harika bir iş çıkarmıştınız; öyle ki art arda hem ODTÜ’de hem de Bilkent’te 2 kez aynı hazla izlemiştim; kalabalık kadrolu işlerde sahnede herkesin elinden gelenin en iyisini yaptığı performanslara pek az rastlıyoruz o yüzden sizin bu anlamdaki başarınız takdire değer cidden; biraz oyunun yaratım sürecinden başlayarak bu başarının arka perdesini konuşabiliriz. 
- Eskişehir’in senin tiyatro pratiğine kattıklarını da konuşalım isterim; şehir tiyatrosu oldukça aktif bi’ bölge ve yıllardır hem oyun seçkisiyle hem de özenli çalışmalarıyla seyircisini memnun ediyor diyebiliriz; peki sen, ödenekli bi’ tiyatronun yanında özel tiyatrolara -görece küçük oluşumlara- yeterince ilgi gösterdiğini söyleyebilir misin Eskişehir’deki tiyatroseverlerin? (Bu şey gibi Ankara’daki baskın DT geleneğiyle yarışamayan özel tiyatrolar...) 
- Mezuniyet sonrası rotanı konuşalım biraz da; menajerlerle görüşmelerde mesela önceki mezunların bir yol gösterici etkisi oluyor mu İstanbul özelinde merak ediyorum; sen kendi bireysel çabandan bahsedebilirsin bu uğurda. 
- Yine Eskişehir ekibi olan Tiyatro Step’ten Mert Yılmaz’la da konuşmuştuk önceki sezonlarda -birlikte üretebilmenin ve o kumpanya ruhunun hazzının bir ürünüydü mesela Tanrıyı Gören Köpek ve beni çok şaşırtmıştı; son yıllarda tek kişilik veya az kadrolu ekipleri izlemeye alışmışken böylesi kendi başına ayakta kalmaya devam eden bir topluluğun bu cesareti takdire şayan dedirtmişti peki sen, bu noktadaki sürdürülebilirlik için neler gerektiğini düşünüyorsun? 
- Bizim yayın adımız da olan dördüncü duvar kavramına senin bakış açın nedir? 
Kendisine bu hoş sohbet için çok teşekkür ederiz.


