DDX:S2E8 Hakkı Kuş, Metin Keşfi, Tiyatro ve Müzik, Sanatçının Sorumluluğu
Hakkı Kuş’la Diyarbakır’da ortaokul yıllarında başlayan tiyatro hikâyesinden yönetmenliğe ve eğitmenliğe uzanan yolculuğuna; tiyatroda müziğin anlamından sanatçının sorumluluğuna kadar pek çok konuda sohbet ettik.
Hakkı Kuş’a yönelttiğimiz sorular şunlardı:
Sanatın geneline baktığımızda hep bir hikâye anlatma dürtüsüyle başlanıyor aslında, peki şu anda Diyarbakır’ı -ortaokul yıllarınızı- hatırlamanızı istesem ve size kendi oyununuzu yazdırıp oynatan o itici gücü sorsam neler söylersiniz; neydi sizi harekete geçiren düşünce?
Hem sahne önünde hem de sahne arkasında pek çok oyun çalıştınız/çalıştırdınız (Kostüm dahi tasarlamışsınız sanırım). Peki merak ediyorum keşfettiğiniz metinleri sahneye koymaya hangi anda karar verirsiniz; nelerden dertlenirsiniz diye sormalıyım belki de…
Bir söyleşinizde denk gelmiştim, müzikle olan ilişkinizi tanımlarken sizin için “Müziği hep yanında taşıyan tiyatrocu” denmiş; siz müziğe nasıl bir anlam yüklüyorsunuz diye sormak isterim.
Oyunculuğun, yönetmenliğin, yazarlığın -ve de şairliğin demeliyim- yanında bir de eğitmenlik sıfatınız var; peki naçizane merak ediyorum sınıfta ilk kez kürsünün arka tarafına geçtiğinizde neler hissetmiştiniz ve yıllar içinde iz bıraktığınız öğrencilerle birlikte bu his neye dönüştü acaba?
“Sahnede hayatımdan bir parça bırakmanın gururu, insanlara bir hediye daha vermenin mutluluğu” diye anlatmışsınız prömiyer gecesini. Peki o heyecanı yaşatan ön hazırlık sürecinin hissettirdiklerini de merak ediyorum; nasıl anlatırsınız sizde bıraktıklarını? (Prova süreciyle, oyun kişilerinin keşfiyle vs. bir hayalin gerçeğe dönüşümü aslında değil mi?)
Kendisine bu keyifli söyleşi için çok teşekkür ederiz.