artalan kolektif’in Yıldız oyununu vitrine alıyoruz. Bu oyunla ilgili yorumunu paylaşmak istersen en altta bulunan alana bırakabilirsin.
Üzerine konuşulmasını dilediğimiz ve tiyatro.co ekibinin seçkisi ile oluşan Vitrin hakkında bilgi almak istersen şurada bir içerik bulunuyor → Vitrin nedir?
Yıldız. Beş kişilik bir ailede yaşayan bir muhabbet kuşu. Limonlu salatalığı, Bilge’yle tuvalette kitap okumayı, Serap’ın Hamdi’ye bağırmasını, Ela ağlayınca omzuna konmayı ve Ece’nin mor ayakkabılarının içine saklanmayı çok seviyor. Bir gün evden kaçtı. Bu bir çırpıda keşfedilemeyecek kadar geniş dünyadan bir sürü şey öğrendi. Buna büyümek deniyormuş meğer. Bir de şimdi gelmiş hepsini bize anlatıyor. Bir parka tünemiş, gelene geçene sesleniyor.
“Kaybolmak için mi gittin, bulunmak için mi? Bulmak için. Ama nereyi, bilmiyorum.” Mutlu insanlar nerede yaşar? Peki mutlu kuşlar nerede yaşar? Mutlu bir Yıldız nerede yaşar?
Oyun Ekibi
Oyuncular
Mine Nur Şen
Oyun Ekibi
Yazar Deniz Dursun - Yönetmen Anıl Can Beydili - Dramaturg & Afiş Tasarımı Yaşam Özlem Gülseven - Yardımcı Yönetmen Elif Tekinyer - Hareket Tasarımı Gülnara Golovina - Müzik Gülin Kılıçay - Işık Tasarımı Yasin Gültepe - Fotoğraf / Video & Animasyon Veli Furkan Güneş - Yaratıcı Yapımcı & Afiş Tasarımı Aslı Candaş
Çok canlı, çok renkli bir oyun. Bir kuş olmayı böyle güzel başarabildiği için Mine Nur Şen ve kuş olma meselesine kafa yoran Yaşam Gülseven'e çokça teşekkür ediyorum. Ekibin ortaya koyduğu ve başardığı şeye tanık olmak müthiş bir histi. Umarım bu oyun çokça insana temas eder ve yeni hikâyelere başlangıç olur.
“…sussam dilime yazık, uçmamak kanatlarıma…” dedi adeta ve yola koyuldu açık bırakılan pencereden "Yıldız"
Mine Nur Şen’in can verdiği "Yıldız" dün 2. kez Ankara seyircisiyle buluştu; ilk kez geçen aylarda Bi’ Aralık Festival kapsamında geldiğinde başka bir oyunla çakışmış ve izleyemediğim için çok üzülmüştüm ama vardır bir sebebi ki o anları dün yaşamam gerekiyormuş. Yıldız’ın da oyun boyunca pek çok kez dile getirdiği gibi “her şey olması gerektiği gibi.”
Pencereden bakınca mutlu bir aile tablosu içinde görüyoruz muhabbet kuşu Yıldız’ı. Hamdi, Serap, Ela, Ece ve Bilge’yle birlikte o mutlu tablonun bir köşesinde duruyor; zaman zaman da sevdiği sevildiği omuzlarda geziniyor ta ki bir gün üzeri örtüyle kapatılıp sesi yüreğine kaçana kadar..
İşte o gün karar veriyor yola koyulmaya, kendini bulmaya; tam o noktada ‘karar vermek nasıl oluyor ki’ deyip onu bile sorguluyor?
Kolay olmayacağı belli bu yolculukta ölme ihtimalini düşünüp ‘yaşa o zaman’ diyor kendine ve parkta geçirdiği ilk yalnız gecesinin ardından Cesur’la tanışıp arkadaşlarıyla birlikte onlara yuva olan o koca ağacın dallarına konuyor. Yeni hayatının farkındalıkları ve dönüm noktaları da orada yaşanıyor.
Deniz Dursun’un kaleminden çıkan bu özgün metin her bir satırıyla yüreğinden yakalıyor seyircisini ve tabii Anıl Can Beydilli’nin hünerli rejisi minimal detayları anlamlı kılmaya yetiyor. Mine Nur Şen’in kostümü ve saçı da bir o kadar karakterle bütünleşiyor doğrusu ve ancak böylesi uçuş uçuş bir elbise ve saç tasarımıyla canlandırabilirdim ben de zihnimde Yıldız’ı. Kolektif bir emeğin ürününü gördüğümüz tiyatroda belli ki bu ekibin tüm üyeleri o ortak hayale inanmış ve o uğurda çalışmış, her birini gönülden tebrik ediyorum.
Oyunu herkes öyle övdü öyle övdü ki ilk fırsatta izledim ve bütün övgülere değdiğini gördüm. Bir kuş ile en fazla ne kadar empati yapılabilirse o derece empati yaptım sanırım. Oyun sonrasındaki söyleşide "ev" olma ve "evcil" olma durumlarını, Yıldız'ın aşama aşama bağımsızlaşmasını konuştuk. Bana ilham veren ve hayatımda sık sık kullanacağım cümleler sunan değerli bir oyundu. Güzel oyunculuk, dramaturg elinden çıkan bir oyun ve keyifli bir metin izlemek isterseniz mutlaka öneririm.
Çok canlı, çok renkli bir oyun. Bir kuş olmayı böyle güzel başarabildiği için Mine Nur Şen ve kuş olma meselesine kafa yoran Yaşam Gülseven'e çokça teşekkür ediyorum. Ekibin ortaya koyduğu ve başardığı şeye tanık olmak müthiş bir histi. Umarım bu oyun çokça insana temas eder ve yeni hikâyelere başlangıç olur.
“…sussam dilime yazık, uçmamak kanatlarıma…” dedi adeta ve yola koyuldu açık bırakılan pencereden "Yıldız"
Mine Nur Şen’in can verdiği "Yıldız" dün 2. kez Ankara seyircisiyle buluştu; ilk kez geçen aylarda Bi’ Aralık Festival kapsamında geldiğinde başka bir oyunla çakışmış ve izleyemediğim için çok üzülmüştüm ama vardır bir sebebi ki o anları dün yaşamam gerekiyormuş. Yıldız’ın da oyun boyunca pek çok kez dile getirdiği gibi “her şey olması gerektiği gibi.”
Pencereden bakınca mutlu bir aile tablosu içinde görüyoruz muhabbet kuşu Yıldız’ı. Hamdi, Serap, Ela, Ece ve Bilge’yle birlikte o mutlu tablonun bir köşesinde duruyor; zaman zaman da sevdiği sevildiği omuzlarda geziniyor ta ki bir gün üzeri örtüyle kapatılıp sesi yüreğine kaçana kadar..
İşte o gün karar veriyor yola koyulmaya, kendini bulmaya; tam o noktada ‘karar vermek nasıl oluyor ki’ deyip onu bile sorguluyor?
Kolay olmayacağı belli bu yolculukta ölme ihtimalini düşünüp ‘yaşa o zaman’ diyor kendine ve parkta geçirdiği ilk yalnız gecesinin ardından Cesur’la tanışıp arkadaşlarıyla birlikte onlara yuva olan o koca ağacın dallarına konuyor. Yeni hayatının farkındalıkları ve dönüm noktaları da orada yaşanıyor.
Deniz Dursun’un kaleminden çıkan bu özgün metin her bir satırıyla yüreğinden yakalıyor seyircisini ve tabii Anıl Can Beydilli’nin hünerli rejisi minimal detayları anlamlı kılmaya yetiyor. Mine Nur Şen’in kostümü ve saçı da bir o kadar karakterle bütünleşiyor doğrusu ve ancak böylesi uçuş uçuş bir elbise ve saç tasarımıyla canlandırabilirdim ben de zihnimde Yıldız’ı. Kolektif bir emeğin ürününü gördüğümüz tiyatroda belli ki bu ekibin tüm üyeleri o ortak hayale inanmış ve o uğurda çalışmış, her birini gönülden tebrik ediyorum.
Oyunu herkes öyle övdü öyle övdü ki ilk fırsatta izledim ve bütün övgülere değdiğini gördüm. Bir kuş ile en fazla ne kadar empati yapılabilirse o derece empati yaptım sanırım. Oyun sonrasındaki söyleşide "ev" olma ve "evcil" olma durumlarını, Yıldız'ın aşama aşama bağımsızlaşmasını konuştuk. Bana ilham veren ve hayatımda sık sık kullanacağım cümleler sunan değerli bir oyundu. Güzel oyunculuk, dramaturg elinden çıkan bir oyun ve keyifli bir metin izlemek isterseniz mutlaka öneririm.